3 Aralık 2011 Cumartesi

Düşük karbonhidratlı diyet

Karbonhidratların kısıtlandığı bir diyettir. Genellikle şişmanlığın tedavisinde kilo kontrolu için ve diyabetten epilepsiye kadar uzanan geniş bir yelpazede kullanılır.
Sindirilebilen ekmek, makarna gibi karbonhidratların yerine yüksek proteinli ve yağlı gıdalar konur. Bunlar et, tavuk, balık, kabuklu deniz ürünleri, yumurta, peynir, kuruyemiş, yer fıstığı ve soya ürünleridir. Ya da karbonhidratlar yönünden fakir diğer gıdalar verilir. Bunlar da salata, sebze ve meyvelerdir.
Karbonhidrat bakımından fakir diyetler çeşitlidir ve tam bir düşük karbonhidratlı diyetin tanımı hala belli değildir. Fakat sonuçta insülin üretimi azalır ve enerji kaynağı olarak glikoz yerine ketonlar kullanılır.  Proteinden zengin beslenmenin karaciğer hasarına ve yağlardan zengin beslenmenin ise kalp hastalıklarına sebep olduğu bilindiğinden ketozisten korkulur. Diyabetik olanlarda; glukoneogenez ve keton metabolizması düzenlenmesi bozuk olduğundan biraz daha dikkat gerektirir. Eğer mikrobesinlerin ve sağlıklı suyun önemini biliyor ve bunları diyette kullanıyorsak, bu problemler çok hafif olarak geçecektir.
Düşük kan şekeri, pankreasdan glukagon hormonunun salgılanmasına neden olur. Glukagon, karaciğerde glikojenin glikoza dönüşümünü ve kana verilmesini sağlar. Beyin, yağ asitlerini enerji kaynağı olarak kullanamaz. Karaciğerde yağ asitleri keton haline çevrilir. Proteinlerin glukoneogenezis denen işlemle glikoz haline çevrilmesi ve yağ asitleri ile keton cisimlerinin kullanımı ile diyetteki karbonhidrat açığı kapatılır.
Düşük karbonhidratlı diyet derken herkesin anladığı farklı olabilir. Gerçekte sonuçları da birbirinden farklı olan birkaç farklı tür diyeti tek bir ad altında toplamak, hem karışıklığa yol açmaktadır, hem de hem de bazı diyetler aleyhine haksızlık ortaya çıkmaktadır.  
Bazı soruları sorunca ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.
-Karbonhidratları kısıtlıyoruz da hangi özelliktekileri kısıtlıyoruz? Nişasta içerenleri mi? Glisemik indeksi yüksek olanları mı? Glisemik yükü fazla olanları mı? Sindirilmesi kolay olanları mı? Fiber içermeyenleri mi?
-Hangi kaynaktan gelen karbonhidratları kısıtlayacağız? Düşük karbonhidratlı diyet derken, bazıları sebze ve meyveyi dahi kısıtlamaktadırlar. Bazıları da sadece tahılları veya baklagilleri kısıtlarlar.
-Karbonhidratları kıstlarken kaloriyi de kısıtlıyor muyuz? Kısıtlıyorsak hangi oranda kısıtlıyoruz? Kişinin bazal metabolizmasını karşılayan kaloriyi veriyor muyuz? Yüzde veya miktar olarak kısıtlama söz konusu olabilir. Yüzde olarak kısıtlanır ama kalori fazla kısıtlanmazsa sonuçta alınan karbonhidrat miktarı düşük olmayabilir. Ya da kalori kısıtlanır ama yüzde olarak fazla kısıtlanmazsa karbonhidrat miktarı gene düşük olmayabilir.
-Diyelim ki kalori ve yüzde açığı oluştu. Bu açığı proteinlerden mi, yağlardan mı karşılayacağız? Proteinlerden karşılayacaksak, bitkisel veya hayvansal kaynaklardan hangisini seçeceğiz? Yağlardan karşılayacaksak hangi yağları seçeceğiz veya hangi yağlardan kaçınacağız? Bunların miktar ve yüzdeleri ne olacak?
-Bu diyeti uygularken vitamin, mineral ve diğer mikrobesinleri verecek miyiz? Vereceksek hangi kombinasyonlarda, hangi miktarlarda ve nasıl vereceğiz?
-Bu gıdaları yemeklerimizde kullanırken nasıl hazırlayacağız? Haşlama, buğulama, kızartma, zeytinyağlı vb.
Bunun gibi daha pek çok soru olabilir. Amacım burada size bir vizyon verebilmek. Birbiri ile aynı gibi gözüken ama sonuçları belki de tamamen zıt olan bir çok diyet mevcuttur. Siz bir tanesi yaptığınızı zannederken, farkına varmadan farklı bir diyeti yapıyor olabilirsiniz.
Ben diyette göreceli olarak karbonhidratları kısıtlarken, kaloriyi de kısıtlıyorum. Karışıklık olmaması amacıyla uyguladığım diyete mikrobesinden zengin, düşük kalorili diyet veya besin/kalori oranı yüksek diyet diyorum. Bu diyetin alkali ortamı sağlamak, toksinleri uzaklaştırmak, dolaşımı ve metabolizmayı düzenlemek gibi özellikleri de vardır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder